İlk başlarda baş karakterdeki kızın(İde) yüzsüzlük yaparak adama(Aslan) yaklaşmasına gıcık olsam da okumaktan geri kalamadım ve iki günde bitirdim. Kendisi kadar tatlı yazısı ve güçlü adamlar yaratma konusunda mükemmelimsi bir yazardan beklendiği gibi bir kitaptı. "Güzel adam vesselam!" cümlesiyle kitap karakterini daha da yüceltti gözümde. Romantik kitapları okurken sıkılan biri olarak, Şahmeleği aşırı beğendim. Kitaba beni çeken Aslan'ın ulaşılmaz, sert ve çekici olması oldu. Bir çeşit gizemdi benim için Aslan Balkanlı. En önemlisi de okurken gülümseten cümlelerden fazlaca olmasıydı.
Kısacası ben de Aslan Balkanlı gibi bir gün geleceğini umduğum genç CEO'mu bekliyorum.
“Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çekip gözlerimi yumardım. İnanıyorum ki birlikte olsak her şey daha güzel olacaktı. Belki daha kolay...”
Ailesi, kızkardeşinin tedavisi için Amerika'ya gittikten sonra Balkanlı Ailesi'nin evinde yaşamaya başlayan İde'nin hayatı, bir gün rüyasında evin oğlu Aslan'ı görmesiyle tamamen değişir.
Herkese ve her şeye karşı soğuk ve ilgisiz görünen Aslan Balkanlı'ya yavaş yavaş âşık olmaya başlayan İde, tutulmaya başladığı adamın buzlarını eritebilecek mi? Yaralı bir aşkın hayaletiyle boğuşan Aslan ise onu seven bir kadının varlığını kabul edebilecek mi?
[Tanıtım Bülteninden]
[Tanıtım Bülteninden]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder