19 Mayıs 2015 Salı

Labirent: Alev Deneyleri Yorumu


Fantastik dörtlemenin 2. kitabı olan Alev Deneyler'inde heyecan daha da fazla. Kayran'daki maceranın aksine daha da şaşırdığım bir macera oldu. Sayfaları heyecanla çevirdim. James Dashner'in yazarken neler hissettiğini çok merak ettiğim gerçeği de var. Şahsen ben böyle bir şey yazsaydım kendimi Thomas'ın yerine koyardım. Başka bir karakteri de yaşamak şizofreniye ulaşır herhalde. Hayal dünyasına  hayran olduğum insanlardan oldu James Dashner.

Labirent bulmacası çözülünce her şeyin sona ermesi gerekiyordu...
Thomas, Labirent'ten kaçışın tüm Kayranlılar için özgürlük anlamına geldiğini düşünmektedir. Fakat İSYAN'ın işi henüz bitmemiştir. İkinci aşama daha yeni başlamıştır: Alev Deneyleri

Kural yok. Yardım yok. Ya başarırsın ya ölürsün.

Güneş ışınlarından en fazla etkilenen bölge olan Alev'i geçmek için iki haftaları vardır ve İSYAN, işlerini zorlaştırmak için karşılarına binbir türlü tehlike çıkarmaya hazırdır.

Arkadaşlıklar sınanacak. Sadakat sorgulanacak. Hiçbir şey kesin değil!

Kayranlılar önlerine çıkan tüm tehlikelerle yüzleşmeye hazır olsalar da kurtuluşun tek yolu diğerlerini yok etmekten geçiyor olabilir.
[Tanıtım Bülteninden]

5. Kurban Yorumu


Ateşçi adı verilen bir katilin peşinde olan Meave henüz çaylak. Ateşçi'nin son cinayetini çözmek ve göze girmek için yapmayacağı şey yok. Sırf çaylak olduğu için ona verilen basit görevlerde bile detay arayan Meave, sonunda başarılı oluyor da. Okuduğum en iyi polisiye romanlarından biri diyebilirim ama sonu beklentinin altındaydı. Daha çarpıcı bir son beklerdim. Açıkçası kitabın ortalarında cinayeti işleyenin Ateşçi olmadığını anlamıştım. Yanıltıcı birkaç neden kafa karıştırsa da olaylar kafamda oturduğunda, kimin katil olduğunu tahmin etmem zor olmadı. Onun dışında harika bir kitaptı. Sanırım iki ya da üç günde bitirdim. Bu kitabı bitirdiğinizde, heyecanlı bir nefes dışarı bırakacaksınız.


Medya ona Ateşçi diyor. Acımasız katil Londranın tenha köşelerinde kurbanlarını öldüresiye dövdükten sonra vücutlarını ateşe veriyor. Dört kadın öldü. Ve şimdi beşinci kurban bulundu...
Maeve Kerrigan hırslı bir dedektif ve cinayet masasında isim yapmaya kararlı. Çalışma arkadaşları onun duygusal yönünü zayıflık olarak kabul ediyorlar. Maevein son kurban Rebecca hakkında onun acı içindeki ailesi ve dostlarından öğrendikleri arttıkça katili bularak adalete teslim etme azmi de o kadar artıyor.[Tanıtım Bülteninden]



Maite Perroni - Y Lloro

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Şahmelek Kitap Yorumu


İlk başlarda baş karakterdeki kızın(İde) yüzsüzlük yaparak adama(Aslan) yaklaşmasına gıcık olsam da okumaktan geri kalamadım ve iki günde bitirdim. Kendisi kadar tatlı yazısı ve güçlü adamlar yaratma konusunda mükemmelimsi bir yazardan beklendiği gibi bir kitaptı. "Güzel adam vesselam!" cümlesiyle kitap karakterini daha da yüceltti gözümde. Romantik kitapları okurken sıkılan biri olarak, Şahmeleği aşırı beğendim. Kitaba beni çeken Aslan'ın ulaşılmaz, sert ve çekici olması oldu. Bir çeşit gizemdi benim için Aslan Balkanlı. En önemlisi de okurken gülümseten cümlelerden fazlaca olmasıydı. 
Kısacası ben de Aslan Balkanlı gibi bir gün geleceğini umduğum genç CEO'mu bekliyorum.
“Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çekip gözlerimi yumardım. İnanıyorum ki birlikte olsak her şey daha güzel olacaktı. Belki daha kolay...” Ailesi, kızkardeşinin tedavisi için Amerika'ya gittikten sonra Balkanlı Ailesi'nin evinde yaşamaya başlayan İde'nin hayatı, bir gün rüyasında evin oğlu Aslan'ı görmesiyle tamamen değişir.  Herkese ve her şeye karşı soğuk ve ilgisiz görünen Aslan Balkanlı'ya yavaş yavaş âşık olmaya başlayan İde, tutulmaya başladığı adamın buzlarını eritebilecek mi? Yaralı bir aşkın hayaletiyle boğuşan Aslan ise onu seven bir kadının varlığını kabul edebilecek mi?
[Tanıtım Bülteninden]