3 Nisan 2016 Pazar

Deli Divane Kitap Yorumu


Nehir Serisi'nin 4. kitabı Deli Divane yorumu ile karşınızdayım. Ayrıca benim gözdelerim arasında... Yüz yüze tanışabilme şansını yakaladığım muhteşem insanın muhteşem kitabını okurken çok eğlendim diyebilirim. Serinin ilk kitabı olan Huysuz ve Ruhsuz kitabında tanıştığım ve o zamandan beridir o sıcacık kızı, Yeliz'i bambaşka severim. Onun deli dolu hikayesini okumak da benim için oldukça keyifli oldu haliyle. Yaramaz bir kız çocuğunun neşesini, Karadeniz dalgalarının hırçınlığını taşıyan Yeliz'i neden ayrı sevdim? Çok ortak noktamız olduğu içindir büyük ihtimalle. Kendisi kadar olmasa da hızlı konuşan ve lafı koyan biriyimdir ancak aşk hayatımda onun kadar şanslı değilim. :/ Her neyse... 

Gelelim diğer yandan benliğimde büyük etki bırakan Gürmanoğlu'na! Allah'ım Karadeniz'de öylesi var da biz mi bulamadık. Nehir Erdem'in kaleminden dökülen o güzel adam... ah nasıl desem Şiir gibi adam! Bir ara kendisine sinir olmadım değil ancak her türlü kurtarıyor. Yazarının kaleme aldığı bütün ana karakterler de ayrı bir bağlayıcı. Mehmet de Yeliz gibi çok çok ayrı. Ah ah! keşke her şey yazıldığı gibi olsa da dış dünyayı sevebilsek. 


Rabia babaanne artık hepimizin babaannesi! Dobralığına ve doğallığına hayran  kalmadan edemeyeceğim. Rahatlıkla Yeliz'in yaşlı hali diyebiliriz. Elbette Karadeniz'de(en azından yaşadığım bölgede) Rabia babaanne gibileri yok ama her kadın onun kadar güçlü ve çılgınlar babaannelerimiz.


İncelemesi bir yana, uzun zamandan beri Trabzon ve çevresini hep küfürlü ve aptal olarak gösteren çoğu yapımdan bin kat daha iyi bir kitaptı. Bu sebepten ötürü, Trabzon'u veya başka bir Karadeniz ilimizi, aptal ve küfürbaz gösterip okuyucuyu yanıltmayan, eğlenceli bir kitap yazdığı için Nehir Erdem'e çok teşekkür ederim. Varlığın mutluluk verici, senin deyiminle eksikliğin benden uzak olsun. Daha nice kitaplarına kavuşmamız dileğiyle. -Kendisinin kitapları için ayrıca bir kitaplık almaya bile hazırım ben- Bekliyoruz güzel insan.






“Susmadığın her an, seni öperek susturacağımı söylemiştim Yeliz! Ve bunu yapmaktan asla çekinmeyeceğimi biliyorsun, aksine bu bir zevk olacak...” 

Bir yanda Karadeniz gibi bir adam: Hırçın, öfkeli, mert… Diğer tarafta başına buyruk bir deli kız: İnatçı, sevimli, çenebaz… 

"Benim ilk aşkım sensin Memet... Kalbim ilk defa sana attı ve Allah şahidimdir en son yine sana atacak..." 


Ve doludizgin giden bir aşk: Karadeniz kadar hırçın, yaylalar kadar özgür, İstanbul kadar tutkulu… 
[Tanıtım Bülteninden]

2 Şubat 2016 Salı

@jupiterokur 'dan Sahipsiz Kitap Yorumu



Sahipsiz /CananKoç kitap yorumu :Düşüncelerimi kelimelere nasıl aktaracağımı bilmiyorum. Beğendim mi? Yoksa beğenmedim mi? Emin bile değilim. Hani kendimi arafta kalmış gibi hissediyorum.Kitap oldukça akıcı bir dille yazılmış ve -galiba- yazarın ilk kitabı olmasına rağmen güzel bir anlatım tarzı var. Bazı geçiş kısımlarının karışık olduğunu yazmadan edemeyeceğim. Bana öyle gelmiş olabilir belki ama kişi geçişlerinde falan sanki okurken kafam karıştı.Kitabın konusunda spoiler vermemeye çalışarak kısaca bahsetmek gerekirse; Bulut ve Liva diye ana karakterler var.Bulut bir uyuşturucu bağımlısı. Liva ise psikoloji öğrencisi .Liva'nın Bulut'a ulaşma çabası ve peşinden gelen olayların karmaşası kitabın konusu.Kitabı bitirdiğimde hissettiğim şey ise koca bir boşluk oldu benim için. Öyle bir son beklemiyordum açıkçası. Hatta üzüldüm, yüreğim sıcak bir sızı ile kaplandı. Birazda kırgınlık. Vaktiniz olur da okursanız ne demeye çalıştığımı anlayacaksınız. Kitabın çok çabuk bittiğini ve bir yerlerinin içinizde boş kaldığını.Henüz bitmemeli falan diye bağırdım 😂Neyse puanım : 5,5 dan 4/5



Bir gün bu blogda başka bir okurdan gelen bir kitabın daha doğrusu kendi kitabımın yorumunu paylaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Canan Koç

12 Eylül 2015 Cumartesi

Trendeki Kız Yorumu!


Trendeki Kız zihninizde izini bırakacak türden bir kitap! Açıkçası okumayı sürekli ertelediğim ve çıktığı günden itibaren almak için sabırsızlandığım bir kitaptı. Bu kitabı bitirdiğim an neden daha önce almamışım diye sordum kendime. Ruhsal çöküşte olan Rachel, eski kocasının yeni karısı ve Megan'ın anlatımıyla her sayfayı çevirişinizde öğrendiğiniz şeylerle çok şaşıracaksınız. Rachel takıntılı ve alkolik haliyle, Megan'ın sürpriz bir şekilde ortadan kaybolup ardından ölü bulunması gizemini çözmesi oldukça zor. Birbiriyle alakası olmayan kişilerin bile olay zincirinde kilit nokta olması daha da heyecan verici. Paula Hawkins'in ilk romanı olmasına rağmen, aynı türde romanlardan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bu kitap sizin de kitaplığınızda duruyor,öylece okunmayı bekliyorsa ya da almayı düşünüyorsanız okumak için daha fazla vakit kaybetmeyin derim.



Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar verdi.

"Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!" 
-S.J. Watson-

"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u." -Terry Hayes-

"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman." 
-Lisa Gardner-

"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!" 
-Publishers Weekly-

"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini alamayacaklar." -Kirkus-

"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an sizi farklı bir sürprizle karşılıyor." 
-Entertainment Weekly-
[Tanıtım Bülteninden]